Beyaz Sanat Akademi
Özgürlük Meydanı Kartaltepe Mh. Belediye Hekimi Sk. No. 4/7 BAKIRKÖY İSTANBUL

Telefon: +90 212 451 48
E-Mail: info@israfilhanci.com
Mobil: 0532 256 75 96 

Edit Template

ÜMİT

İnsanı yaşatan ümididir; bir gün kavuşacak olmanın.

MUCİT

Sevmek olmasaydı mucidi ben olurdum, seni görünce

GÖÇ

Sen çocukların umarsız gülüşü / Yorgun kanatlı kartal / Sen yaralı üveyik / Gözlerinde güzel günlere göç hazırlığı var

GÖNÜL SENFONİSİ

Baktığım her şeyde o gül yüzün var / Sensiz bu yerlerde yalnız hüzün var

AŞK

sıcak denizdir; buz dağlarını eriten.

AŞK

gökkuşağını yakalama hülyasıdır.

AŞK

bir tebessümden pırıl pırıl bir gökyüzü kurmaktır.

...

Aşk uçar, sızı kalır.

AŞK

sevgilinin gözlerinde gül yetiştirmektir.

ya sabır

Etrafını kara bulutlar sardığında, bir tufan koptuğunda, her şey hallaç pamuğu gibi savrulduğunda nereye kaçacaksın, nereden yol bulacaksın? İhanete uğradığında; güvendiğin insanlar, hiç beklemediğin anda beklemediğin şeyler yaptığında nereye saklanacaksın? Utanması gerekenlerin aslında onlar olduğunu unutup kendini kendinden saklamak için ne kadar çırpınıp duracaksın. Ne kadar, nereye kadar, nasıl…? Her şeyin düğümlendiği anda yapılabilecek tek şey; öylece kalakalmaktır. Beklemek, beklemek, beklemek. Sabrın sınırlarını zorlayana kadar...

Nereden bileceksin?

Ufkuma kurduğum gök kuşağının uçsuz bucaksız renklerini uzaklara taşıdığımı nereden bileceksin? Halka halka büyütürken sevdamı; sen yalnızca toz olacaksın rüzgarında; aydınlığında zerre, ummanında damla olarak kalacaksın. Seninle ateşlenen bu kıvılcımın kavuran sıcağında yalnız eriyeceğim. Yalnız ben döneceğim pervane zamanlarda; zamana inat, yaklaşan ana inat. Nereden bileceksin tükendiğimi? Yok olmanın uçurumlarında çırpınırken ben, dağ gibi dik olmanın asaletinden dem vuruyorsun. Dağlar gökyüzüne yakın dururlar ama asla...

Günaydın

Her sabah bir muştuyla uyanıyoru Yanmalarım da sana uyanmalarım da Sen gül goncasında bir çiğ tanesi gözlerinde güneşi taşırsın uyanda alem şaşırsın

yüreğime takıldın

Baktığım her şeyde yüzünü görmek, dolaştığım sensiz sokaklarda hüzün adımlamak, kahır yudumlamak bir takıntı mı yoksa? Yoksa ben seni sevmek yerine, alışkanlıklarıma mı esir oldum, saplantılara mı düştüm. Sebebi belli olmayan hastalıklara mı yakalandım. Aman Allah’ım, düşüncesi bile korkunç. İyi de, ben seni hep sevdim, hiç nefret etmedim ki. Hep özledim, hiç kin duymadım ki. sana zarar gelmesin diye çırpınıp durdum. Şefkat doluydum hep sana...

Bu Sözler Yalnız Sana

Ela gözlerine düştüğümden beri Aklımın alamadığı düşlerim Tozpembe gülüşlerim var Ela gözlerinde savurdun beni Kaf dağı bana diyar Anka kuşu yar oldu Kavurdun beni ela gözlerinde Gönlüme kimse laf dinletemez Gök kubbe boşansa serinletemez Katlayıp geceleri yoğurdun Işığım sensin şimdi ölgün sularda Hayalini bekliyorum kör pusularda Sen kurdun beni ela gözlerinde Dönüşüm sanadır Yanıp sönüşüm sana Nefessiz dalışlarım Avare kalışlarım Yürüyüşüm sana Ela gözlerine düştüğümden...

Dilek Ağacı

hayalini sevdim ben senin içimde dalga dalga büyüttüğüm nehirlerden okyanuslar kurdum gözlerinde hayallerimiz beyazdı bizim sarı mavi mor renk renk mevsimlere denk bahardı yazdı fırtınalar boranlar en acı en tatlı ve en mutlu anlardı   sen tenha göllerimde süzülen kuğu gözlerimdeki buğu ve ağacın kabuğu gibi saracaktın beni koparacaktın benim olacaktın kalacaktın hep hep uzakta oldun ama sen içime doldun yalnızca yalnız bir ağaç gibi...

adamlık

Einstein diyorki mutlu olmak istiyorsanız hayatınızı bir amaca bağlayın; eşyaya ya da insanlara değil. Eşya tamam da insanlar için bu böyle olmamalı diye düşünüyorum. İnsanı sevmeyeceksek, ona bağlanmayacaksak ne anlamı var, var olmamızın? İnsan olmadan duygularımızı nasıl hissedeceğiz, nasıl fark edeceğiz insan olduğumuzu? Hasreti, özlemi nasıl duyacağız iliklerimizde, nasıl anlayacağız sevdiğimizin kıymetini? Ölesiye acı veren ayrılıklar olmadan sabrı, metaneti, tevekkülü nasıl öğreneceğiz? Belki mutluluk değil...

İyi bilirim ayrılıkları

iyi bilirim ayrılıkları bana sor gidenlerin ardından yalnız ellerim değil bir sağa bir sola yalpalanan yüreğimdir ve hüznü ve kederi ve bir yumruk gibi düğümlenen buruklukları bilirim ama sen bilir misin sevgili insanı yaşatan ümididir bir gün kavuşacak olmanın

Hani ağlamak yoktu?

seni soğuk ve sisli, sessiz ve bensiz gecelerin ayazında bıraktığım gün süzüldün; üzüldün düşmüşçesine yürekten, bir yaprak gibi kırılgan, nahiv ve koparılmış gibi dalından; hazan oldun, soldun. saçların boranlarda, şimdi kızıl saçların. isyanını duyuyorum içindeki açların. biliyorum şimdi senin nefeslerin daralır, daralırda yanarsın, al olur yanaklarında gelincik çiçekleri. baharını taşıdığın o gül yüzünde aşkımızın gülleri tazelenir. ellerin, çaresiz ellerin uzanır da tutamaz ellerimi. yüreğin damla...

Aşk Elle Tutulmaz

Duyguları ve muhakemeleri allak bullak edecek yeni bir kitap; Aşk Elle Tutulmaz

Kitabın yazarı Hancı. Şair Hancı, sade bir dil kullandığı şiirlerinde ahengin özlenen sesiyle okuyucusunu derin ve mistik bir yolculuğa çıkarıyor.

Eğitim Takvimi İçin Tıklayınız....

İsrafil Hancı © 2025 Tüm Hakları Saklıdır.